Alaçatı Hakkında

Geçmişten bugüne “Agrillia”, “Alacaat”, “Alatsata” ve nihayet “Alaçatı”…

Önce İyonyalılar‘ın, sonrasında Bizanslılar‘ın bilim, felsefe ve sanatın beşiği olan Agrillia‘sı, Osmanlı‘nın, Alacaat Aşireti‘nin piyade ve süvari birliklerinin kurulduğu Alacaat köyü, Rumların dünyanın en güzel şaraplarını ve zeytinyağını ürettiği Alatsata’sı ve nihayet eşsiz tarihi dokusu, dünyanın en önemli surf merkezi, sakin ve güzel tatil beldesi ALAÇATI… Size biraz Alaçatı’nın tarihinden bahsetmek, bu sayede tarihte beldemizi mesken tutmuş, yurt bellemiş uygarlıklara, geçmişten bugüne bize Alaçatı’yı miras bırakanlara selam vermek istiyoruz..

Antik dönemde adı ‘Agrillia’ olan ALAÇATI, Batı Anadolu tarihinde ‘İonia’ diye adlandırılan ve Gediz nehrinden başlayıp, Büyük Menderes ırmağına kadar uzanan bölgenin tam merkezinde yer alır. Tarihin babası Heredot, birinci kitabında İonia hakkında şöyle yazar; “İonlar kentlerini, bizim yeryüzünde bildiğimiz en yüksek gökyüzü altında ve en güzel iklimde kurmuşlardır. Ne daha kuzeydeki bölgeler, ne de daha güneyde kalanlar İonia ile bir tutulabilir. Hatta ne doğusu, ne batısı, kimisi soğuk ve ıslak,kimisi sıcak ve kurak olur”. Tarihi kaynaklarda Alaçatı’nın ismi, “ALACAAT AŞİRETİ” nin yerleştiği bir “yaya-müsellem” köyü olarak belirtiliyor. Osmanlı döneminde, 1361 yılında kurulan ordu teşkilatının bir parçası olan “yaya” (piyade) ve “Müsellem” (süvari) köyü… Beldemiz adını da, aynı yıllarda bu bölgeye yerleşen ‘Alacaat Aşireti‘nden alıyor..

Alaçatı’nın en önemli tarihi şahsiyetlerinden biri hiç kuşkusuz Hacı Memiş Ağa. Osmanlı ayanlarından Mahmud Ağa‘nın torunudur kendileri. 1850’lerin ortalarında, Osmanlı’da 40 gün sadrazamlık ta yapan Hacı Memiş Ağa, Yumru ve Buca derelerinin yarattığı koca bir bataklığı kurutmuş ve Alaçatılıları sıtma hastalığından kurtarmış. Alaçatı’nın makus talihini yenmiş, tarihin akışını değiştirmiştir de diyebiliriz Hacı Memiş Ağa için… Önce bataklığın kurutulması için Alacaat Limanı‘na bir kanal açılmasına karar veriliyor. Sonra da bu kanal inşaatında çalışmak üzere çoğunluğu Sakız Adası’nda yaşayan yoksul Rumlar davet ediliyor. Büyük toprak sahibi Türkler de, kanal inşaatında çalışmak üzere Sakız’dan gelen Rum işçilere, imar edip işlemeleri koşulu ile tarlalarını vermişler. İşte bugünün Alaçatı’sı, yani o günlerin “yeni köyü”, denizden birkaç kilometre içeride bu şekilde kurulmuş. Bugün hayranlıkla izlediğimiz alaçatı taş evler, Sakızlı Rumlar tarafından 1850-1902 yılları arasında inşa edilmiş. 19.yüzyılın sonu ile 20.yüzyılın başlarında yapılan tüm Alaçatı evlerinde aynı özellikler dikkat çekiyor; yaz mevsiminin dayanılmaz sıcağına karşı, kuzey-güney yönünde ve güneşi az görecek şekilde inşa edilmişler. Kaderlerini belirleyen rüzgarı davet eden evler bunlar… Çünkü çatılarında üzümlerini kurutmuşlar, bodrumlarında zeytinyağı ve şarap küplerini havalandırmışlar bu rüzgarla..

Alacaat’a gelen Rumlar, yani yeni Alaçatılılar, yerli nüfusun erkekleri cephelerde savaşırken, iklimin ve toprağında yardımıyla asmalar dikip bağlar kurmuşlar, zeytin ağaçları dikmişler. Kısa zamanda yarımadayı üzüm bağları, zeytin ve sakızağaçları ile donatmışlar. Yeni Alaçatılılar, zeytinyağı ve hurma zeytini ihraç etmişler. Tabiatın cömertliğiyle birleşen emek, bereket getirmiş ve bu da Alaçatı’nın ilk zenginliği olmuş. Kim bilir ne hüzünlerin, ne keyifli anıların yaşandığı; taş duvarlı, ahşap cumbalı, kırma çatılı evlerin, dar sokaklı bu güzel kasabanın hikayesi böyle başlamış işte. “Alacaat”, 19. yüzyıl sonlarına doğru ise Rumların deyişiyle “Alatsata”, özellikle bağları ve şarabı ile önemli bir üretim ve ticaret merkezi haline gelmiş. Çoğu Rum olan nüfus,12 bine kadar ulaşmış ve 1873’te Alaçatı’da Belediye teşkilatı kurulmuş..

1912’deki Balkan Savaşı ile birlikte Alaçatı’nın kaderi de değişmeye başlamış. Balkanlar’dan kaçan Türklerin gelişiyle Rumlar arasında panik ve göç başlamış. Ancak 1919’da İzmir’in işgaliyle birlikte Rum nüfus geri dönmüş. Bu kez Alaçatı’ya gelen Balkan göçmenleri rahatsız olmuş ve Anadolu’nun içlerine doğru göçmeye başlamışlar. Bu süreç Kurtuluş Savaşı’nın bitiminde, 30 Ocak 1923 tarihinde Türkiye ile Yunanistan arasında, Lozan’da imzalanan ‘Mübadele Antlaşması’ ile son bulmuş. Artık hepimizin bildiği, dünyada ilk ve son kez yaşanan, acısı ve hüznü yürekleri sızlatan bir göç başlamıştır. Mübadele ile Alaçatılı Rumlar Yunanistan’a, Selanik (Karaferyeliler), Kavala (Kınalı ve Karacaovalılar), Girit ve İstanköy’den gelen Türkler de Alaçatı’ya yerleşmiş. Balkan Savaşı yıllarında Kosova ve Bosna’dan gelen Arnavut ve Boşnak göçmenlerle, Selanik, Kavala, Girit ve İstanköy’den gelen mübadiller, Alaçatı’nın yeni sakinleridir artık..

Rumlar zamanında bağcılık ve şarapçılık ile tarihinde parlak bir dönem yaşarken, mübadele sonrasında Alaçatı için zor yıllar başlar. Balkanlardan gelen Müslüman Türkler bağcılık ve zeytincilik bilmedikleri için Alaçatı’daki bağlar sökülür, sekiler bozulur, yerlerine Selanik göçmenleri tütün dikerler. Kosova ve Bosna göçmenleri ise bildikleri iş olan hayvancılığa başlarlar. Ancak iklim ne tütün ne de hayvancılık için uygundur. Büyük zahmetlerle ekilen, kırılan, dizilen tütün para etmez; ancak karınları doyurur. Bu fakirlik, bütün bir bölge hızla bozulup değişirken, yenisini yapacak para da olmadığı için, Alaçatı’daki mimari dokunun da korunmasına neden olur..

Sonra, sonrasını biliyoruz aslında. 1990’lı yıllarla birlikte, rüzgar sörfü tutkunlarının limana gelip gitmesi ile başlayan hareketlilik, sakız ve lavanta kokan eski ve serin taş evlerin, kasabanın keşfedilmesi, “kentsel sit alanı” ilan edilerek korunmaya alınması ile birlikte bu güzel kasabanın, Alaçatı’nın, kaderi bir kez daha değişir..

Alaçatı, bugün dünyanın en önemli rüzgar sörfü merkezlerinden biri ve birçok uluslararası sörf yarışması da Alaçatı da yapılıyor. Alaçatı sahilleri ise Akdeniz’in en temiz denizlerine, en güzel plajlarına sahip. Artık geleneksel hale gelmiş, Alaçatı fishing festivali, uçurtma festivali, ot festivali ve daha birçok sportif, sanatsal ve kültürel değerler içeren ulusal ve uluslararası düzeyde festivallere de ev sahipliği yapmaktadır Alaçatı..

GEZİNTİ – PLAJ – ALIŞVERİŞ

Ülkemizin son yıllarda en gözde tatil noktalarından biri olan Alaçatı, bu kadar popüler olmayı hak edecek güzelliklere fazlasıyla sahip. Tarihi yapıya sahip evleri ve butik otelleri, sevimli ve kaliteli mekanları, eğlence hayatı, birbirinden güzel koyları ve plajları ile Çeşme’nin göz bebeğidir Alaçatı. Alaçatı tatiliniz sırasında mutlaka gezmenizi önerdiğimiz yerler var..

alaçatı evleri

Alaçatı Evleri

Alaçatı Evleri: Alaçatı’ nın simgesi haline gelmiş, geleneksel mimariye sahip yapılar burada en çok göreceğiniz şeylerden biri. Hem merkezde hem de merkezin etrafındaki bölgelerde yer alan Alaçatı Evleri’nin pek çoğu son yıllarda restore edilip turizme kazandırıldı..

Alaçatı Yel Değirmenleri

Alaçatı Yel Değirmenleri

Yel Değirmenleri: Alaçatı’ nın bir diğer simgesi de tarihi Alaçatı Yel Değirmenleri’dir. .

Büyük kısmı restore edilip cafe ve restoran olarak hizmete giren yel değirmenlerini mutlaka gezin..

Alaçatı Meydanı: Günün her saati hareketin devam ettiği ve Alaçatı’ nın kalbi sayılacak yerdir Alaçatı Meydanı. Cafeler, restoranlar, dükkanlar burada yer alır. Alaçatı’ yı keşfetmeye başlamak için ideal noktalardan biridir..

Alaçatı Hacı Memiş Ağa Camii

Alaçatı Hacı Memiş Ağa Camii

Hacı Memiş Ağa Camii: Tarihi yerlere ilginiz varsa Alaçatı Hacı Memiş Ağa Camii gezmenizi önerdiğimiz yerlerden biri. Caminin yapım tarihi yaklaşık 200 yıl öncesine dayanıyor..

Alaçatı Dutlu Kahve

Alaçatı Dutlu Kahve

Dutlu Kahve: Hacı Memiş Mahallesi ‘nde bulunan Alaçatı Dutlu Kahve, bölgenin en eski mekanlarından biri. Burada bir kahve molası verip, dut ağaçlarının altında keyifle vakit geçirmeden eve dönmeyin..

Alaçatı Beach

Alaçatı Beach

Plajlar: Alaçatı’da genellikle “beach club” konseptine sahip plajlar bulunuyor. Gündüz deniz-güneş, akşam parti-eğlence ikilisine ev sahipliği yapıyor bu yerler. Bu özel işletmelerin yanı sıra Alaçatı’nın en ünlü plajı olan Çark Plajı‘na gidebilirsiniz. Özellikle sörfçülerin en çok tercih ettiği koy Alaçatı’da..

ALIŞVERİŞ

Alaçatı’da her Cumartesi günü geniş kapsamlı bir pazar kurulmaktadır. En taze sebze ve meyveler, hiçbir yerde göremeyeceğiniz kadar çeşitlilikte yöresel otlar, her tür giyim, yerli dokuma ve çeşit çeşit aksesuarlar, hepsi bir arada.. Yok, yok yani..

Alaçatı Pazarı

Alaçatı Pazarı

Alaçatı’nın yeni keşfedilen tarih kokan mahallesi Hacı Memiş de , Türkiye’nin hiçbir bölgesinde bulamayacağınız özgünlükte Antika eşyalar , Pek çok sanatçının el sanatlarının sergilendiği galeriler , birbirinden güzel ev mobilyaları ve aksesuarları dükkanlarını bulacak , Dutlu kahve meydanında köylülerle çayınızı yudumlayacaksınız . Yöremizin bir başka hareketli bölgesi olan Kemal Paşa Caddesi ve Kilise Meydanında ise zarif dekorasyonlara sahip mağazalar, hediyelik aksesuarlar , eşyalar alabileceksiniz.. Çok yorulursanız, her köşede size sevgi ile bakan kahveler , cafe ler de dinlenebilirsiniz..

RESTAURANT & BARLAR

Farklı yörelerden farklı ve zengin tatlar Alaçatı’da buluşuyor. Akdeniz, Ege mutfağı başta olmak üzere ülkemizin her yöresinin seçkin yemeklerini Alaçatı da bulabilirsiniz. Alaçatı; Slow-Food akımının ülkemizdeki en önemli noktasıdır. Alaçatı da yemek yemek bir ritüeldir..

Akşam saatlerinde Alaçatı’ya gelen misafirler, Eski Beyoğlu’na çıkar gibi, en göz alıcı şıklıkta kıyafetleri, mis gibi kokuları sürünmüş bir şekilde kendilerini Alaçatı sokaklarına ve restoranlarına bırakırlar.

Alaçatı Gece Hayatı

Alaçatı Gece Hayatı

GECE HAYATI

Tek kelime ile Alaçatı ve Çeşme de gece hayatı çok ama çok farklı, anlatılmaz, yaşanır..

Alaçatı Taşı

Alaçatı taş imalatı, alaçatı taş uygulaması için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bize Ulaşın

Adres:

Reisdere Mahallesi 6015 Sokak No:33 – Çeşme / İZMİR

Telefon:

0533 496 01 28

E-mail:

info@ustunhafriyat.com

Alaçatı Taşı

Alaçatı taşı nedir? Alaçatı taşı nasıl yapılır? Alaçatı taşının özellikleri nelerdir? Alaçatı taşı nasıl uygulanır? Alaçatı taşının fiyatları..

15 – 20 yıl öncesinde Alaçatı rüzgarı ve sörfü ile tanınmaya başlaması, ardından çok özel bahçe restoranı, köy içindeki eski taş evleri ve ilk butik oteli “Taş Otel” ile popüler olmaya başlaması, süreç içinde antikacılar, sanatçılar, Alaçatı Cumartesi pazarı, yel değirmenleri , Köy içindeki eski Rum Taş evlerinin restore edilmesi , Alaçatı Ot Festivali , birbirinden farklı dükkanların ve mekanların açılması derken Alaçatı Türkiye’nin en popüler beldesi haline geldi.

Alaçatı imar koruma planlarında, yeni bina inşaatlarında da beyaz tüf taşının zorunlu kullanılması ile piyasada Alaçatı Taşı olarak adlandırılmaya başlamıştır.

Kelime anlamıyla yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan genellikle açık renkli hafif gözenekli bir tür çökelti taşı olan, doğal bir yapı malzemesidir.

Alaçatı Taşı ocaktan çıkarıldığında yumuşak bir yapıda olup; hava, rüzgar ve güneş ile temas etmesi sonucunda sertleşerek doğal bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Sahip olduğu doğal ve volkanik özelliklerden dolayı son derece sağlam yapılar inşa edilmesine ve ciddi bir ısı yalıtımına olanak sağlamaktadır.

Menü